Part 1
11 Temmuz 1986
Kanada- Quebec
1980 yılında St.Laurent’te doğan filmin kahramanı Annie, dedesi öldükten sonra 1983 yılında ailesiyle birlikte Quebec’e yerleşmiştir.
4.yaş gününü kutladığı sırada babası Brian kayıplara karışmış ve günlerdir haber alınamamıştır. Tüm Kanada’da Brian aranırken eşi Laura bu durum karşısında ümidini yitirmiş ve artık eşinin ölüm haberini alacağından emindir.
25 Nisan 1994
Kanada-Quebec
Telefon çalar
Polis: Bayan Thomson ile mi görüşüyorum?
Laura: Evet, benim?
Polis: Eşinizle ilgili bir gelişme var, lütfen Ottawa polis karakoluna en kısa zamanda gelin
Laura: Ottawa mı ama orası Ontario’da
Polis: Hanımefendi, lütfen durum ciddi, sorularınızı görüştüğümüzde cevaplamaya çalışırız
Laura: Peki, yola çıkıyorum
Part 2
Laura Annie’yi bir Türk komşusu olan Deniz ailesine bırakır ve dönebilirsem bu gece dönemezsem en geç yarın sabah geleceğim der ve yola koyulur
2 saat sonra- ottawa
Laura Ottawa polis karakoluna vardığında eşinin ölüm haberini alacağından emindi... Gözlerinden yaşlar süzülerek danışmaya ismini verdi ve bekleme salonuna oturdu
Polis: Bayan Thomson hoşgeldiniz. Hemen konuya gireceğim... Dün gece..
Laura: Cesedi nerede?
Polis: (hafif bir sırıtmayla) Sanıyorum yanlış bir anlaşılma var eşiniz ölmedi
Laura: Ölmedi mi? Nerde ne oldu peki?
Polis: Bunu zamanla öğreneceksiniz
Laura: Zamanla mı?
O sırada odaya 2 tane güvenlik görevlisi gelir ve Laura’yı yaka paça kelepçeleyip bir hücreye atar
Part 3
Saat 1600 - Deniz ailesinin evi
Annie ve deniz ailesinin kızı robyn oyuncaklarla oynamaktadır. O sırada robyn’nin babası Murat eşi Linda ile çocukların oyuna daldığından emin olduktan sonra kapıyı kapatırlar ve aralarında şu diyalog geçer
Murad: beklenen gün geldi bunu artık ikimizde biliyoruz. Annie’ye çok iyi bakmamız gerekiyor
Linda: Murat bak, bundan tam olarak emin değilim. Bence bir an önce tüm bunlardan uzaklaşıp başka bir yere taşınmalıyız
Murat: Anlamıyor musun, artık çok geç
Linda: Hayır, bak ailenin yanına istanbul’a gideriz. izimizi bir süre sonra da tamamen kaybettirebiliriz
Murat: (acı bir tebessüm eder) izimizi kaybettirmek isteyen kim? Ben olacaklar hakkında sorumluluğu üzerime alıyorum. inan bana her şey o kadar güzel olacak ki…
(linda kapıyı aralar ve çocukların oyun oynadıklarından emin olmak için onlara doğru bakar)
Saat 1630 – Ottawa polis karakolu
(Laura pis bir hücrenin içine atılmış ve üzerine kapı kilitlenmiştir. Hücrenin içerisindeki bir monitör dikkatini çeker ve tuşuna basarak çalıştırır)
Ekran açıldığında eşini bir yatağa eli kolu bağlı bir şekilde başka bir hücrede tutulduğunu görür
Part 4
Saat 16 45 - Deniz ailesinin evi
Murat’ın telefonu çalar
-Annie’yi hemen Alberta’daki St. Mary's Hastanesine getirmen gerekiyor. Orada genel cerrahiden doktor Dean Single ile görüşeceksin ve Annie’yi hemen ameliyata alacaklar
Murat: robyn ne olacak?
-robyn için daha vakit var. Sen sadece sana söyleneni yap
Murat: emredersiniz efendim
Part 6
16:55 Ottawa Polis karakolu
Laura şok olmuş bir biçimde eşine siyah beyaz ekrandan bakar ve onun bir şeyler mırıldandığını fark eder.
Brian: bu ayin son bulmalı, yılanlar üzerimize geliyor, destansı bir yaşam, şeytanın oyunundan beni kurtar
(Brian aniden agresifleşir ve duvara defalarca kafasını vurmaya başlar)
Brian: (sesini daha fazla yükselterek) yılanlar üzerimize geliyor, destansı bir yaşam, şeytanın oyunundan beni kurtar. Yılanlar üzerimize geliyor, yağmur adam üzerime yılanlarını salıyor, şeytanın oyunundan beni kurtar
(sesleri duyan görevliler hücreye gelir ve Brian’a bir iğne yaparak onu etkisiz hale getirir)
Laura: (dehşete düşmüş bir şekilde) neler oluyor burada!
Part 7
St mary’s hospital – alberta
Murat: dean single ile randevum vardı
Görevli: lütfen bekleyin, hemen haber veriyorum
(dean 60lı yaşlarda beyaz saçlı çok karizmatik bir doktordur. )
Dean single: murat?
Murat: evet, benim nasılsınız?
Dean single: muratın bu sorusuna cevap vermeden, kaybedecek vaktimiz yok hemen ameliyata alacağız
Murat: benim yapabileceğim bir şey var mı?
Dean single: evine dön
Part 8
Brian’ın kaçırılmasından 2 gün önce – Brian’ın evi – flashback
Laura: Tatlım ben annie ile birlikte okula gidiyorum, görüşürüz
Brian: tamam, hayatım
Telefon çalar
Brian: Alo?
-bay thomson?
Brian: evet, benim
-bay thomson merhaba, ben dtc inc’den William, sizinle bir konu hakkında görüşmemiz gerekiyor
Brian: konu neydi acaba?
-ancak ofisimize geldiğinizde bunu sizinle paylaşabilirim ama bana güvenebilirsiniz
Brian: şey, bakın bu aralar çok yoğunum
-bakın, bay thomson siz isteseniz de istemeseniz de bu görüşme gerçekleşecek
Brian: bu saçmalık, henüz ne hakkında konuşacağımızı bile bilmiyorum, lütfen bir daha aramayın
(Brian william’ın bu tehditkar tarzı karşısında biraz korkmuş ve telefonu kapamıştır)
Telefon tekrar çalar
Brian: Alo?
-kapıyı açın bay thomson
Kapı çalar.
(Brian iyiden iyiye korkmuştur)
Eline bir sopa alır ve kapıya doğru yönelir…
Part 9
19 Aralık 2012 – Günümüz
Bir stadyumun içinde yaklaşık 100bin kişiyi görürüz, hepsi sahne alacak şarkıcıyı çığlıklar atarak beklemektedir.
Sahnedeki dev billboardtan şarkıcının adı eşliğinde klibi dönmeye başlar ve Annie sahneye çıkar
Part 10
Konser sonrası
Muhabir: Annie, Annie! Kliplerinde mason örgütü olarak bilinen illuminatinin simgelerinin olduğu söyleniyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsun?
Annie: Teşekkür ederim yorum yok
Muhabir: Ayrıca şarkılarını tersten oynatınca başka sözler de duyuluyor. Senin için şeytanın hizmetkarı diyebilir miyiz?
Annie: Teşekkürler...
muhabir: hey bu rihanna! çek hemen hemen! rihannayı çek
annie: (içinden) bu sürtüğü bir gün geberticem
Part 11
Konser sonrası Annie'nin evi
Annie: (biraz gergin) William artık bu saçmalıktan kurtulmak istiyorum. iş ciddi boyutlara gelecek. Sonum eğer Michael gibi olacaksa ben yokum
William: Anny saçmalama, o ideallere aykırı geldiği için öldürüldü, senin böyle bir düşüncen yok!
Annie: Bilmiyorum William, gerçekten bilmiyorum. Önümüzdeki konser sonrasında sanırım ben bazı açıklamalar yapacağım, bunu gerçekten çok düşündüm
William: bana bak orospu, eğer böyle birşey yaparsan seni yerle bir ederler, sonun michaelden de kötü olur! o yüzden sus ve işini yapmaya devam et. Ben yönetmenle konuşacağım bundan sonraki klipler normale dönecek. ortalık biraz yatışana kadar en azından...
Part 12
annie: tamam ama o robyn kaltağını mı yoksa beni mi bu işin başına getirecekler, bu belirsizlikten bıktım artık
william: rihanna'dan mı bahsediyorsun?
annie: evet!
william: hahaha robyn sadece bir maşa... sen işini yapmaya devam et
olayda geçen kişi ve kurumlar gerçektir. silinmeden okuyun
Part 13
7 aralık 2011 - haarp
yetkili: tüm dünyada büyük bir karmaşa yaratacaksınız ve hiçkimse bunu kimin yaptığını anlamayacak öyle mi?
şef: kesinlikle öyle, sen merak etme ve proje üzerinde çalış
yetkili: bakın bu saçmalığı bilmeyen kalmadı, websitesinde bile ilanen bunu yayınlıyorsunuz
şef: 2 gün önce sayacı durdurduk. sen işine bak
yetkili: peki, sen bilirsin o zaman butona basma zamanı geldi
Part 14
william: tüm dünyada üzerindeki üye listesini istiyorum. derhal!
görevli: emredersiniz efendim
liste gelir ve şu isimler kısa bir süreliğine göze çarpar
1154-robyn r. fenty
1155-james brown
1156-cameroon fieldrow
1157-annie thomson
1158-marshall mathers
1159-joseph jackson (gone)
william: 1154 numaranın işini bitirin
Part 15
Mezarlık
nerede olduğu belli olmayan bir mezarlıkta annie'yi görürüz. michael jackson'ın mezarının başına çökmüş ve dua etmektedir.
annie: sana defalarca söyledim joseph... defalarca söyledim... tanrı yanında olsun... amen..
annie duasını ettikten sonra ayağa kalkar ve arabasına binmek üzere mezarlıktan uzaklaşır.
annie'nin ardında bir adam onu takip etmeye başlar, tam arabasına binecekken yanına gelir ve...
adam: annie bir imzanı alabilir miyim?
annie: lütfen şuan iyi değilim
adam: "sakın konser sonrası bir apttallık yapayım deme" der ve oradan uzaklaşır...
annie: hey, dur ne diyorsun
Part 16
flashback - St mary’s hospital – alberta
dean single: ameliyathane hazır mı?
asistan: hazır efendim
dean single: tamam, annie'yi ses tellerinden ameliyat edeceğiz. çok başarılı bir operasyon olması gerekiyor, yoksa işimiz biter
asistan: efendim?
dean single: söyle
asistan: efendim şuan ameliyathane dolu
dean single: neden?
asistan: çünkü... çünkü hastanenin sahibiyle birlikte bir adam geldi ve robyn'in ameliyata alınması gerektiğini söyledi. şuan içerde robyn var...
Part 17
7 aralık 2011- haarp tracy: (içeri hışımla girer) durun, durun!
kate: ne, ne oldu?
tracy: progresyonu durdurun
kate: neden?
dane: neden, ne oldu?
tracy: onun yanından geliyorum...
kate: tanrı aşkına tracy kimin yanından geliyorsun?
tracy: (herkesi gözüyle süzer ve) "james weishaupt" der...
Part 18
flashback - St mary’s hospital – alberta
dean single: lanet olsun! william ile böyle konuşmamıştık
asistan: sanırım plan değişmiş doktor
o sırada yan odadan bir babanın konuşmaları duyulur.
jeremy: oğlum oldu bir oğlum oldu!
anne: ismi drew olsun jeremy...
jeremy: hayır justin olacak...
anne: justin drew olsun
jeremy: anlaştık... justin drew güzel isim...
doktor: bay bieber, artık bebek ile anneyi biraz yalnız bırakmamız gerekiyor
jeremy: tamam, tamam doktor... Sizi seviyorum!
Part 19
bir otel odası - günümüz -
yüzü görünmeyen iki kişi konuşmaktadır. ortam gayet şıktır ve lüks bir otel odası olduğu anlaşılır.
siyah ceketli: ne demiş üstat, Frekans yüksek olduğu müddetçe yüksek voltajlardaki alternatif akımlar derinin yüzeyinde, herhangi bir yaralanmaya neden olmadan salınırlar. ama bu amatörlerin becerebileceği bir şey değildir. bizim de yapacağımız aşağı yukarı böyle birşey
gri ceketli: efendim, ne demek istediğinizi tam olarak anlıyorum ama böyle birşey bizim halkımız tarafından anlaşılırsa gerçek bir galeyan yaşanır
siyah ceketli: sizin halkınız mı? sizin halkınız basit birer sümüklü böcek ordusu, hiç kimse birşey anlamayacak. anlayan olursa da ekibimize dahil edilir sen merak etme
gri ceketli: elbette efendim ama sanırım bir problemimiz var
siyah ceketli: nedir?
gri ceketli: medyamız ve sosyal ağlar bu konuyla çok ama çok yakından ilgilenmeye başladılar
siyah ceketli: yani?
gri ceketli: yani üzülerek sizi olacaklar hakkında uyarmam gerekiyor. bunu yapmamalıyız
siyah ceketli: ne cüretle bana bunu diyebilirsin!
gri ceketli: yo, yo bu bir tehdit değil ama halkım kızdığı zaman neler yapabiliyor bunu tarih boyunca gördük ve sanırım siz de çok iyi biliyorsunuz efendim.
siyah ceketli: derhal odadan çık (üzerine basarak) bay davutoğlu...
Part 20 - 11 eylül saldırısı sonrası basın toplantısı
bush: bugün ülkemiz terörist bir saldırıya uğramıştır ve ikiz kulelerimiz bu saldırıdan dolayı yıkılmış ve birçok masum vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. sorumluları derhal tespit edip bu insanlık dışı saldırının hesabını soracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın
gazeteci: sayın başkan saldırıyı kimin düzenlediği hakkında bir bilgi var mı?
bush: henüz net olmamakla beraber aşırı islamcı örgütlerden birinin düzenlediğini düşünüyoruz. şimdilik bu kadar
11 eylül - bush bir odada telefonla konuşmaktadır.
bush: gerizekalı herifler! senkronizeyi iyi beceremediler. umarım uçakların hologram olduğunu birileri anlamaz. yoksa hepiniz bunun bedelini ağır ödersiniz der ve ekler... ayrıca o william denen pisliği 2 saat içinde yanımda istiyorum!
Part 21
9 aralık 2011 - haarp yetkili: lanet olsun işler boka sardı james
james: birşey olduğu yok, (dev bir makineyi göstererek) bu oyuncak sayesinde herşey yoluna girecek merak etme
yetkili: (şaşkın gözlerle) lanet olsun james bu da neyin nesi böyle
james: yüce hırvat'ın bize bir armağanı...
Part 22
2 mart 1902 - zagreb
polis: ne olduğunu anlat hemen
adam: önce bir adam inşaata girdi, biz de arkadaşlarla beraber demir taşıyorduk
polis: sonra?
adam: adamı farkettikten sonra gizlice izlemeye başladık, garip bir tavrı vardı
polis: kaç yaşlarındaydı?
adam: 40-45 yaşlarında bıyıklı zayıf biriydi, elinde kitap büyüklüğünde birşey vardı
polis: sonra?
adam: sonra o kitap büyüklüğündeki şeyi binanın kolonlarından birine çaktı. biz de merakla ne yapacağını izlemeye başladık
polis: neden yanına gitmediniz?
adam: çünkü hemen arkasında onu gözetleyen (kollayan) 2 tane siyah ceketli adam gördük. korkmuştuk yanına yaklaşamadık, gitmelerini bekledik
polis: peki sonra ne oldu?
adam: aleti duvara çaktıktan sonra hızla oradan uzaklaştı. biz de arkalarından hemen kolona doğru yaklaşık, aleti incelemeye başladık
polis: ve?
adam: ve o sırada deprem oldu, çok şiddetli bir deprem... hemn dışarı çıktık ve bina dakiklar içerisinde yerle bir oldu
polis: olan şeyin bir deprem olmadığını ne zaman fark ettiniz?
adam: çevreden bir sürü kişi toplandı, onlara depremi hissettiniz mi diye sorduğumda hepsinden aynı yanıtı aldım. deprem olmadı...
Part 23
11 eylül saldırısı sonrası
adam: efendim başkan sizi 2 saat içerisinde odasında istiyor
william: neden?
adam: sanırım senkronizede hata olduğunu söylüyor. uçakların hologram olduğu anlaşılmış
william: saçmalık bu. hem fahişelerle uğraş hem bunla uğraş. babam bu halde olduğumu görseydi beni lanetlerdi eminim
adam: efendim.. acele etseniz iyi olru
william: tamam tamam çıkıyorum, helikopteri hazırlayın
adam: emredersiniz
Part 24
bilinmeyen yer
x: bugün burada toplanmamızın bir amacı olduğunu herkes biliyor değil mi?
M.Mathers: (ani bir çıkışla) sizin lanet olası pisliğiniz için toplandık
x: bay mathers lütfen sakin olun aksi takdirde sizi dışarı çıkarmak zorunda kalabilirim
M.mathers: benim ufaklığı dışarı çıkarmaya ne dersin patron?
x: bay mathers lütfen dışarı çıkın
m.mathers (bu laftan sonra sinirle masaya elini vurur ve dışarı çıkar) bu sırada "x" telefonla birini arar ve kısık sesle
x: 1158'i defterden silin
adam: emredersiniz efendim
2 ay sonra
paul rosenberg: marshall üzgünüm sözleşmemizi iptal etmemiz gerekiyor, kendine yeni bir menajer ve yapımcı bulacaksın
m.mathers: sen de mi lanet olası pisliğe bulaştın? bunu onlar istiyor değil mi paul?
paul rosenberg: (sessizliğini korur)
m.mathers: bu lanet olası pislik için herkesi uyarıcam, sonumun joseph'e benzeme pahasına olsa bile...
Part 25
12 aralık 2011 - istanbul
bilinmeyen kişi: alo, tufan?
tufan: emredin sayın başkan
bilinmeyen kişi: tufan izmir'deki tüm deprem yardım malzemelerini, stoklarını vs hepsini kontrol edin
tufan: neden efendim?
bilinmeyen kişi: tufan davutoğlu ile görüştüm. durum ciddi... biz hazırlıklı olalım. bir kaç güne kadar ikinci bir 17 ağustos dalgası gelecek
tufan: aman allahım...
bilinmeyen kişi: tufan bu olayı fazla dallandırıp budaklandırmayalım aman gözünü seveyim.
tufan: şey.. başkanım, ben işleri istanbul'dan yürütsem olur mu?
bilinmeyen kişi: korkma sana ve ailene birşey olmaz. ailenle beraber anemon çiğli otelde yeriniz hazır. orası izmirin en sağlam binalarından biri, birşey olmaz...
tufan: emredersiniz başkanım
bilinmeyen kişi: raporu da akşama istiyorum, ona göre destek göndereceğiz.
Part 26 - annie'nin evi
marshall (eminem): beni bitirecekler annie bizi bitirecekler
annie: toplantıda yaptığın çıkıştan sonra seni bitireceklerini duydum
marshall: paul işi bıraktı duydun mu bunu da
annie: duydum...
marshall: annie, sana bir teklifim var
annie: nedir?
marshall: eğer benim yanımda olursan çok büyük işler başarabiliriz. dünya çapında milyonlarca hayranımız var.
annie: tamam da nasıl?
marshall: sen onu bana bırak... aydınlanma neymiş yeni dünya düzeni neymiş göstericem onlara
annie: marshall biraz sakinleş, bu o kadar kolay değil..
marshall: evet, o kadar kol...
marshall tam sözünü bitirecekken arkasından biri gelir ve silahla kafasına sert bir şekilde vurur.
kişi annie'ye bakar ve
şu pislik ayılmadan sıkıca bağla, az sonra taylor burada olacak. ben başkanın yanına gidiyorum
Part 27 - 1158'in sonu (flashforward)
17 şubat 2012
spiker: ünlü rapçi eminem evinde ölü bulundu. ilk belirlemelere göre ünlü rapçi eminem'in kanında yüksek dozda uyuşturucu tespit edildi.
hayranları eminemi son yolculuğuna uğurlarken oldukça üzüntülüydüler. evet şimdi eminem'in evinin önünden canlı yanına bağlanıyoruz. Evet, Scott sendeyiz..
Scott: Eminem öldü mü öldürüldü mü bu tam bir muamma... Çünkü Michael Jackson ve Amy Winehouse'un ölümleriyle benzerlik taşıyan bu ölümün de arkasında başka güçlerin olduğu söylentisi şimdiden yayılmaya başladı. Ayrıntılarla tekrar birlikte olacağız.
Part 28 - Bush&william görüşmesi (beyaz saray)
sekreter: sayın başkan william geldi, sizinle görüşmek ister
bush: hemen içeri al
william odaya önünü ilikleyerek girer
william: beni emretmişsiniz sayın başkan
bush: gel, willy otur şöyle.. sana göstermek istediğim birşeyler var.
(bush uçak saldırısının görüntülerini zoom in yaparak william'a gösterir)
bush: william, nerede bu uçağın geri kalanı?
william: şey...
bush: bak willy bunu biz görebiliyorsak tüm dünya da görecektir. belki de lanet uçağın orada olmadığını görmüşlerdir bile. bu olayın acilen örtpas edilmesi lazım. sayın bin laden ile görüştüm. saldırıyı üstlenecekler. senden istediğim şey bin ladene tüm maddi desteği verip onu koruman. olaylar yatışmaya başlayınca da işini bitiricez.
william: emredersiniz efendim. bu arada bir problemimiz var.
bush: nedir?
william: annie...
bush: ne olmuş annie'ye?
william: efendim, örgüt ile ilgili bağlantılarımızı, gizli olan herşeyi basına anlatacağından bahsediyor.
bush: (kısa bir süre düşünür) o benim kızım sayılır... ona bir zarar gelsin istemem. ama bu konuda babam mezarından kalkıp gelse bile yardımcı olamam. trafik kazası organize edin, sonra da hafızasını yitirsin. klipleri zamanla dönmemeye başlasın. delirdiğini ve cameroon'a taşındığı haberini verin. öldürmeyin ama piyasadan silin
william: emredersiniz efendim
Part 29 - 1902 - Hırvatistan
adam: nikola, hazırlan ohio'ya gidiyoruz.
nikola: neden?
adam: thomas alva ile görüşeceksin
nikola: o sahtekarın yanına mı? hayatta olmaz!
adam: bak nikola, senin dehan ve onun dehası birleştiğinde dünya için inanılmaz şeyler yapabiliriz
nikola: ne gibi inanılmaz şeyler?
adam: senin geçen ay yaptığın deney için aradılar amerikadan... büyük ilgi görmüş. acilen alva ile birlikte kafa kafaya vermenizi ve bu teknolojiyi geliştirmenizi istiyorlar.
nikola: tamam da alva'ya ihtiyacım yok ki benim. tek başıma yardımcıları olabilirim.
adam: hayır, herşey hazırlandı thomas ile görüşeceksin. bu konuşma burada bitmiştir.
Part 30
annie: alo baba? baba seni çok özledim ne zaman görebilirim.
baba: annie kızım ben de seni çok özledim. 2 gün sonra görüşebiliriz. michigan gölündeki the sun otelde olacağım
annie: tamam babacığım, orada olacağım.
baba: kızım, dikkatli ol
annie: tamam merak etme
Part 31 - 13 eylül 1996
(kısık sesle iki adam telefonda konuşmaktadır)
adam: Lesane Parish'ı kanada st.mary's hastanesine gönderdik.
adam2: estetik ameliyatı tıpkı resimdeki gibi olacak
adam: biliyorum haberim var. profesör single onunla özel olarak ilgileniyor.
adam2: robyn'in de ameliyatını o mu yapmıştı?
adam: evet...
adam2: bu lanet pislik oldukça karışmaya başladı. baştakinin tüm bu olanlardan haberi var mı acaba
adam: kapatmam lazım
adam: emredin sayın başkanım
başkan: lesane ne oldu?
adam: emrettiğiniz gibi sayın başkanım.
başkan: bu adamın öldüğünü tüm dünyaya inandıracaksınız. sahte bir cenaze, sahte mezarlık ne gerekiyorsa hepsini yapın.
adam: emredersiniz efendim
Part 32 - Haarp
sekreter: bay william geldi efendim
adam: içeri al
adam: william hoş geldin, ziyaretinin sebebi nedir?
william: progresyonu tekrar başlatacaksınız
adam: Herkesin kendini birsey sandigi yerde hic kimse birsey olamaz... bu laf sana birşeyi hatırlatıyor mu william?
william: büyük dedem bir deliydi, bana onun laflarıyla bilgiçlik taslama.. progresyonu tekrar başlatacaksınız... başkanın emri...
adam: hangi başkan?
william: (kulağına doğru eğilir ve ismi söyler)
adam: lanet olsun
Part 33 - flashback 1902 - alva&nikola buluşması
ortam baya gergindir. nikola, alva ile gözgöze gelmemeye özen gösterir
adam: bay nikola, burada bir araya gelmemizin nedeni...
nikola: bakın bay...
adam: Max... Max Planck...
nikola: bakın bay planck, bay thomson alva ile benim paylaşacak herhangi birşeyim olamaz. buraya gelmem bile hataydı, izninizle...
alva: nikola...
(nikola arkasını döner ve nefret dolu gözlerle bakar)
alva: nikola, bu işte yalnız ilerleyemeyiz. kişisel rekabetimizi bir kenara bırakıp dünya yararına faydalı olacak birşeyler yapmalıyız. ben max'ın bana anlattıklarını baya mantıklı buldum. bir tarih yazabiliriz.
nikola: (samimiyetsiz bir şekilde sırıtır ve odadan çıkar)
Part 34
annie, babasıyla buluşmak üzere evden çıkar. arabasına biner ve michigana gitmek üzere havaalanına doğru hareket eder.
müziğin sesini açar ve robyn'i dinler... tam o sırada telefon çalar
telefondaki kadın çok telaşlıdır
kadın: annie neredesin?
annie: michigana gidiyorum, babamla görüşücez.
kadın: annie hemen o arabadan inmen gerekiyor
annie: ne, neden?
kadın: lanet arabadan in hemen... 10, 9, 8, 7 in arabadan annie
annie: süratle giden arabadan kapıyı açarak panikle kendini yere atar ve saniyeler içerisinde araba infilak eder
Part 35 - laboratuar
adam: kopyalar ne durumda?
prof: efendim çoğu hazır ve bitmiş durumda.
adam: kurulacak yeni düzen için her önlemi almamız çok önemli, bu da senin ellerinde profesör
prof: teşekkür ederim efendim.
devasa bir laboratuarda yüzlerce cam fanus vardır. her bir fanusta yazan isimlerden bir kaçı görünür..
Никола Тесла
thomas alva
joseph jackson
annie thomson
amuru shakur
b.jean spears
g.bush
drew bieber
Robyn fenty
murat deniz
william gilbert
benny the dip
Part 36 - 17 şubat 2009 - flashback (part 24)
loş bir odada yüzlerce koparılmış yaprak sayfa vardır. kalem sesi kulağı tırmalar..
birinin bir yaprağa aşağıdaki satırları yazdığı görülür
When I say 'em
or do something
I do it,
I don't give a damn
(telefon çalar)
adam: marshall?
marshall: evet?
adam: nasılsın?
marshall: hazırlanıyorum
adam: ne için?
marshall: boşver
adam: neyse, saat 3te bekliyoruz
marshall: sizin bu lanet toplantılarınız bıktım!
adam: marshall, fazla uzatma ve 3'te orada ol
marshall telefonu sinirle kapatır, yere fırlatır ve iki elini başının arasına koyar düşünmeye başlar...
arabasına bindiğinde birini arar
marshall: (ağlamaklı) bu saçmalığa son vermek istiyorum
kadın: marshall yapma
marshall: sözlerimle tüm dünyayı uyarıcam. josephi anlayan olmadı ama beni anlayacaklar
kadın: yaşatmazlar!
marshall: 7 senedir yaşamıyorum zaten, artık korkmuyorum
toplantı yeri - saat 3
x: bugün burada toplanmamızın bir amacı olduğunu herkes biliyor değil mi?
M.Mathers: (ani bir çıkışla) sizin lanet olası pisliğiniz için toplandık
Part 37 - Sözleri kim yazıyor?
bilinmeyen yer
adam: fikir takımı odama gelsin
sekreter: emredersiniz efendim
çok geçmeden adamın odasına 12 kişilik bir takım gelir
adam: robyn'inki hazır mı?
kadın: hazır efendim (kağıtları uzatır ve umbrella başlığı göze çarpar)
adam: konusu nedir?
kadın: rainman temalı efendim
adam: güzel...
adam: annie'ninki?
kadın2: hazır efendim
adam: bunun konusu nedir?
kadın2: şey.. aşk efendim
adam: aşk mı? tanrı aşkına laura! amacımız liselileri ağlatmak değil
kadın2(laura thomson): efendim, bu sözlerle de iyi çıkış yakalayacaktır. zaten amacımız sanatçılarımızın çıkış yakalaması değil mi?
adam: laura bak... seni hapishaneden çıkarttığım günü dün gibi hatırıyorum. kocan için gözyaşı döküyordun...
odadaki diğer kişilere siz çıkın der ve herkes odadan çıkar
adam: kocan yıllardır bize hizmet etti, o doğru yolda... onun ricasıyla seni de aramıza aldık. ama görüyorum ki bilinçlendirme eğitimlerimiz hiçbir işe yaramamış. lütfen aldığın eğitimler doğrultusunda sözleri revize et
laura: tamam
laura tam odadan çıkacakken..
adam: laura, stan için teşekkürler... çok başarılıydın
laura: çok geç kalmış bir teşekkür bu ama mathewsi severim, önemli değil
Part 38
bir otel odası - günümüz (flashback part 19)
davutoğlu odadan çıkmıştır.
siyah ceketli adam: makineyi hazırlayın sinyal gönderilecek
tracy: nereye efendim?
siyah ceketli adam: sana bir soru sorayım...
tracy: ?
siyah ceketli adam: tarih boyunca kim hep haddini aşmıştır tracy?
tracy: anladım efendim, hangi şehre gönderiyoruz
siyah ceketli adam: davutoğlu'nun kulağına izmir diye fısıldadım ama ters köşe yapacağız. bu da benimle nasıl konuşması gerektiğini ona öğretir. ülkenin en doğusuna gönderin sinyali, var olan bütün fay hatları kırılsın.
tracy: emredersiniz efendim
siyah ceketli adam: olay medyaya düşer düşmez de yardım uçaklarını yola çıkarın. ilk yardıma giden ülkelerden biri biz olmalıyız.
tracy: emredersiniz başkanım
odada duran nikola tesla fotoğrafına bakarak
siyah ceketli adam: sen bir dahisin dostum..
Part 37/38-2 - sözleri kim yazıyor?
adam kendi kendine tüm şarkı sözlerine bakmaya başlar... çoğunda rainman kelimesi göze çarpar ve adam geçmişe dalar...
12 ocak 1996 - flashback
adam: barry?
barry morrow: aa bu ne şeref hoşgeldin, geç otur şöyle
adam: barry seninle birşey konuşmam gerekiyor. sen ekiptensin, sır tutarsın...
barry morrow: nedir bu sır? yine gizli mizli işler mi ha? hahahah
adam: barry durum ciddi... yaklaşık 10 sene sonra başlanacak bir hareketin öncüsü sen olacaksın
barry morrow: ne gibi?
adam: sana sınırsız bir bütçe verebiliriz. bir film çekmen gerekiyor. örgüt bu filmi dünyanın en iyi filmleri arasına sokacak
barry morrow: konusu ne olsun?
adam: aslına bakarsan konusu yazıldı bile... sadece senin çekmeni istiyoruz. film bir otistik'in öyküsünü ele alıyor. ancak daha da önemlisi bu filmin isminin rainman olması...
barry morrow: tamam da bu otistiğin yağmur yağdırma gibi bir gücü mü var?
adam: hayır..
barry morrow: yağmur yağınca mı kafası çalışıyor?
adam: hayır...
barry morrow kısa bir süre adamla bakışır ve
barry morrow: anladım... rainman tabi ya!
adam: rainmani tüm dünyanın bilinçaltına işlemeye başladık. yaklaşık 10 sene sonra tüm şarkılarda rainman geçecek... Ve bu rainman kelimesi senin çekeceğin bu filme atıf gibi duracak ve kimse huylanmayacak... hep bir ağızdan herkese efendimizin ismini söyleteceğiz. onun da istediği tam olarak bu...
barry morrow: gayet iyi anladım. tamam ben varım!
adam: bu arada robyn ve annie tam 10 yaşına bastılar... 10 yıl sonra hareket başlıyor
barry morrow: robyn ve annie ha? ne çabuk da büyümüşler... onları benim için öp william
Part 39 - sezon finali -
bir anda kapı açılır ve içeri biri girer, çok telaşlıdır
görevli: efendim, efendim!
william: söyle, ne oldu?
görevli: efendim annie kaza yapmış
william: (umutsuz bir şekilde)öldü değil mi?
görevli: hayır efendim, arabadan atlamış ve araba birden infilak etmiş
william: (şaşkın) tamam hemen yanına gidiyorum nerede?
görevli: havaalanına 5km uzaklıkta güney kavşağında
william apar topar giyinip ofisinde çıkarken bir yandan da telefonla birini arar
william: siz yaptınız değil mi bunu annie'ye ha siz yaptınzı değil mi?
x: öyle gerekiyordu
william: lanet olsun pislik herifler
slow bir piano eşliğinde annie'nin doğumu, çocukluğu ve kazasını izleriz. marshall'ın isyanı, sisteme aykırı geldiği satırlar göze çarpar... Ardından joseph ve shakurun görüntüleri gelir, bir hastanededilerler... görüntüler hastaneyi zoom out çekerek gösterir. en az 10 km karelik bir alanda hastaneden başka hiçbir şey yoktur... saflar yavaş yavaş belli olmaya başlamıştır. iç savaş kapıdadır. ilk kıvılcımlar annie'nin kazasıyla yakılmıştır.
11 Temmuz 1986
Kanada- Quebec
1980 yılında St.Laurent’te doğan filmin kahramanı Annie, dedesi öldükten sonra 1983 yılında ailesiyle birlikte Quebec’e yerleşmiştir.
4.yaş gününü kutladığı sırada babası Brian kayıplara karışmış ve günlerdir haber alınamamıştır. Tüm Kanada’da Brian aranırken eşi Laura bu durum karşısında ümidini yitirmiş ve artık eşinin ölüm haberini alacağından emindir.
25 Nisan 1994
Kanada-Quebec
Telefon çalar
Polis: Bayan Thomson ile mi görüşüyorum?
Laura: Evet, benim?
Polis: Eşinizle ilgili bir gelişme var, lütfen Ottawa polis karakoluna en kısa zamanda gelin
Laura: Ottawa mı ama orası Ontario’da
Polis: Hanımefendi, lütfen durum ciddi, sorularınızı görüştüğümüzde cevaplamaya çalışırız
Laura: Peki, yola çıkıyorum
Part 2
Laura Annie’yi bir Türk komşusu olan Deniz ailesine bırakır ve dönebilirsem bu gece dönemezsem en geç yarın sabah geleceğim der ve yola koyulur
2 saat sonra- ottawa
Laura Ottawa polis karakoluna vardığında eşinin ölüm haberini alacağından emindi... Gözlerinden yaşlar süzülerek danışmaya ismini verdi ve bekleme salonuna oturdu
Polis: Bayan Thomson hoşgeldiniz. Hemen konuya gireceğim... Dün gece..
Laura: Cesedi nerede?
Polis: (hafif bir sırıtmayla) Sanıyorum yanlış bir anlaşılma var eşiniz ölmedi
Laura: Ölmedi mi? Nerde ne oldu peki?
Polis: Bunu zamanla öğreneceksiniz
Laura: Zamanla mı?
O sırada odaya 2 tane güvenlik görevlisi gelir ve Laura’yı yaka paça kelepçeleyip bir hücreye atar
Part 3
Saat 1600 - Deniz ailesinin evi
Annie ve deniz ailesinin kızı robyn oyuncaklarla oynamaktadır. O sırada robyn’nin babası Murat eşi Linda ile çocukların oyuna daldığından emin olduktan sonra kapıyı kapatırlar ve aralarında şu diyalog geçer
Murad: beklenen gün geldi bunu artık ikimizde biliyoruz. Annie’ye çok iyi bakmamız gerekiyor
Linda: Murat bak, bundan tam olarak emin değilim. Bence bir an önce tüm bunlardan uzaklaşıp başka bir yere taşınmalıyız
Murat: Anlamıyor musun, artık çok geç
Linda: Hayır, bak ailenin yanına istanbul’a gideriz. izimizi bir süre sonra da tamamen kaybettirebiliriz
Murat: (acı bir tebessüm eder) izimizi kaybettirmek isteyen kim? Ben olacaklar hakkında sorumluluğu üzerime alıyorum. inan bana her şey o kadar güzel olacak ki…
(linda kapıyı aralar ve çocukların oyun oynadıklarından emin olmak için onlara doğru bakar)
Saat 1630 – Ottawa polis karakolu
(Laura pis bir hücrenin içine atılmış ve üzerine kapı kilitlenmiştir. Hücrenin içerisindeki bir monitör dikkatini çeker ve tuşuna basarak çalıştırır)
Ekran açıldığında eşini bir yatağa eli kolu bağlı bir şekilde başka bir hücrede tutulduğunu görür
Part 4
Saat 16 45 - Deniz ailesinin evi
Murat’ın telefonu çalar
-Annie’yi hemen Alberta’daki St. Mary's Hastanesine getirmen gerekiyor. Orada genel cerrahiden doktor Dean Single ile görüşeceksin ve Annie’yi hemen ameliyata alacaklar
Murat: robyn ne olacak?
-robyn için daha vakit var. Sen sadece sana söyleneni yap
Murat: emredersiniz efendim
Part 6
16:55 Ottawa Polis karakolu
Laura şok olmuş bir biçimde eşine siyah beyaz ekrandan bakar ve onun bir şeyler mırıldandığını fark eder.
Brian: bu ayin son bulmalı, yılanlar üzerimize geliyor, destansı bir yaşam, şeytanın oyunundan beni kurtar
(Brian aniden agresifleşir ve duvara defalarca kafasını vurmaya başlar)
Brian: (sesini daha fazla yükselterek) yılanlar üzerimize geliyor, destansı bir yaşam, şeytanın oyunundan beni kurtar. Yılanlar üzerimize geliyor, yağmur adam üzerime yılanlarını salıyor, şeytanın oyunundan beni kurtar
(sesleri duyan görevliler hücreye gelir ve Brian’a bir iğne yaparak onu etkisiz hale getirir)
Laura: (dehşete düşmüş bir şekilde) neler oluyor burada!
Part 7
St mary’s hospital – alberta
Murat: dean single ile randevum vardı
Görevli: lütfen bekleyin, hemen haber veriyorum
(dean 60lı yaşlarda beyaz saçlı çok karizmatik bir doktordur. )
Dean single: murat?
Murat: evet, benim nasılsınız?
Dean single: muratın bu sorusuna cevap vermeden, kaybedecek vaktimiz yok hemen ameliyata alacağız
Murat: benim yapabileceğim bir şey var mı?
Dean single: evine dön
Part 8
Brian’ın kaçırılmasından 2 gün önce – Brian’ın evi – flashback
Laura: Tatlım ben annie ile birlikte okula gidiyorum, görüşürüz
Brian: tamam, hayatım
Telefon çalar
Brian: Alo?
-bay thomson?
Brian: evet, benim
-bay thomson merhaba, ben dtc inc’den William, sizinle bir konu hakkında görüşmemiz gerekiyor
Brian: konu neydi acaba?
-ancak ofisimize geldiğinizde bunu sizinle paylaşabilirim ama bana güvenebilirsiniz
Brian: şey, bakın bu aralar çok yoğunum
-bakın, bay thomson siz isteseniz de istemeseniz de bu görüşme gerçekleşecek
Brian: bu saçmalık, henüz ne hakkında konuşacağımızı bile bilmiyorum, lütfen bir daha aramayın
(Brian william’ın bu tehditkar tarzı karşısında biraz korkmuş ve telefonu kapamıştır)
Telefon tekrar çalar
Brian: Alo?
-kapıyı açın bay thomson
Kapı çalar.
(Brian iyiden iyiye korkmuştur)
Eline bir sopa alır ve kapıya doğru yönelir…
Part 9
19 Aralık 2012 – Günümüz
Bir stadyumun içinde yaklaşık 100bin kişiyi görürüz, hepsi sahne alacak şarkıcıyı çığlıklar atarak beklemektedir.
Sahnedeki dev billboardtan şarkıcının adı eşliğinde klibi dönmeye başlar ve Annie sahneye çıkar
Part 10
Konser sonrası
Muhabir: Annie, Annie! Kliplerinde mason örgütü olarak bilinen illuminatinin simgelerinin olduğu söyleniyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsun?
Annie: Teşekkür ederim yorum yok
Muhabir: Ayrıca şarkılarını tersten oynatınca başka sözler de duyuluyor. Senin için şeytanın hizmetkarı diyebilir miyiz?
Annie: Teşekkürler...
muhabir: hey bu rihanna! çek hemen hemen! rihannayı çek
annie: (içinden) bu sürtüğü bir gün geberticem
Part 11
Konser sonrası Annie'nin evi
Annie: (biraz gergin) William artık bu saçmalıktan kurtulmak istiyorum. iş ciddi boyutlara gelecek. Sonum eğer Michael gibi olacaksa ben yokum
William: Anny saçmalama, o ideallere aykırı geldiği için öldürüldü, senin böyle bir düşüncen yok!
Annie: Bilmiyorum William, gerçekten bilmiyorum. Önümüzdeki konser sonrasında sanırım ben bazı açıklamalar yapacağım, bunu gerçekten çok düşündüm
William: bana bak orospu, eğer böyle birşey yaparsan seni yerle bir ederler, sonun michaelden de kötü olur! o yüzden sus ve işini yapmaya devam et. Ben yönetmenle konuşacağım bundan sonraki klipler normale dönecek. ortalık biraz yatışana kadar en azından...
Part 12
annie: tamam ama o robyn kaltağını mı yoksa beni mi bu işin başına getirecekler, bu belirsizlikten bıktım artık
william: rihanna'dan mı bahsediyorsun?
annie: evet!
william: hahaha robyn sadece bir maşa... sen işini yapmaya devam et
olayda geçen kişi ve kurumlar gerçektir. silinmeden okuyun
Part 13
7 aralık 2011 - haarp
yetkili: tüm dünyada büyük bir karmaşa yaratacaksınız ve hiçkimse bunu kimin yaptığını anlamayacak öyle mi?
şef: kesinlikle öyle, sen merak etme ve proje üzerinde çalış
yetkili: bakın bu saçmalığı bilmeyen kalmadı, websitesinde bile ilanen bunu yayınlıyorsunuz
şef: 2 gün önce sayacı durdurduk. sen işine bak
yetkili: peki, sen bilirsin o zaman butona basma zamanı geldi
Part 14
william: tüm dünyada üzerindeki üye listesini istiyorum. derhal!
görevli: emredersiniz efendim
liste gelir ve şu isimler kısa bir süreliğine göze çarpar
1154-robyn r. fenty
1155-james brown
1156-cameroon fieldrow
1157-annie thomson
1158-marshall mathers
1159-joseph jackson (gone)
william: 1154 numaranın işini bitirin
Part 15
Mezarlık
nerede olduğu belli olmayan bir mezarlıkta annie'yi görürüz. michael jackson'ın mezarının başına çökmüş ve dua etmektedir.
annie: sana defalarca söyledim joseph... defalarca söyledim... tanrı yanında olsun... amen..
annie duasını ettikten sonra ayağa kalkar ve arabasına binmek üzere mezarlıktan uzaklaşır.
annie'nin ardında bir adam onu takip etmeye başlar, tam arabasına binecekken yanına gelir ve...
adam: annie bir imzanı alabilir miyim?
annie: lütfen şuan iyi değilim
adam: "sakın konser sonrası bir apttallık yapayım deme" der ve oradan uzaklaşır...
annie: hey, dur ne diyorsun
Part 16
flashback - St mary’s hospital – alberta
dean single: ameliyathane hazır mı?
asistan: hazır efendim
dean single: tamam, annie'yi ses tellerinden ameliyat edeceğiz. çok başarılı bir operasyon olması gerekiyor, yoksa işimiz biter
asistan: efendim?
dean single: söyle
asistan: efendim şuan ameliyathane dolu
dean single: neden?
asistan: çünkü... çünkü hastanenin sahibiyle birlikte bir adam geldi ve robyn'in ameliyata alınması gerektiğini söyledi. şuan içerde robyn var...
Part 17
7 aralık 2011- haarp tracy: (içeri hışımla girer) durun, durun!
kate: ne, ne oldu?
tracy: progresyonu durdurun
kate: neden?
dane: neden, ne oldu?
tracy: onun yanından geliyorum...
kate: tanrı aşkına tracy kimin yanından geliyorsun?
tracy: (herkesi gözüyle süzer ve) "james weishaupt" der...
Part 18
flashback - St mary’s hospital – alberta
dean single: lanet olsun! william ile böyle konuşmamıştık
asistan: sanırım plan değişmiş doktor
o sırada yan odadan bir babanın konuşmaları duyulur.
jeremy: oğlum oldu bir oğlum oldu!
anne: ismi drew olsun jeremy...
jeremy: hayır justin olacak...
anne: justin drew olsun
jeremy: anlaştık... justin drew güzel isim...
doktor: bay bieber, artık bebek ile anneyi biraz yalnız bırakmamız gerekiyor
jeremy: tamam, tamam doktor... Sizi seviyorum!
Part 19
bir otel odası - günümüz -
yüzü görünmeyen iki kişi konuşmaktadır. ortam gayet şıktır ve lüks bir otel odası olduğu anlaşılır.
siyah ceketli: ne demiş üstat, Frekans yüksek olduğu müddetçe yüksek voltajlardaki alternatif akımlar derinin yüzeyinde, herhangi bir yaralanmaya neden olmadan salınırlar. ama bu amatörlerin becerebileceği bir şey değildir. bizim de yapacağımız aşağı yukarı böyle birşey
gri ceketli: efendim, ne demek istediğinizi tam olarak anlıyorum ama böyle birşey bizim halkımız tarafından anlaşılırsa gerçek bir galeyan yaşanır
siyah ceketli: sizin halkınız mı? sizin halkınız basit birer sümüklü böcek ordusu, hiç kimse birşey anlamayacak. anlayan olursa da ekibimize dahil edilir sen merak etme
gri ceketli: elbette efendim ama sanırım bir problemimiz var
siyah ceketli: nedir?
gri ceketli: medyamız ve sosyal ağlar bu konuyla çok ama çok yakından ilgilenmeye başladılar
siyah ceketli: yani?
gri ceketli: yani üzülerek sizi olacaklar hakkında uyarmam gerekiyor. bunu yapmamalıyız
siyah ceketli: ne cüretle bana bunu diyebilirsin!
gri ceketli: yo, yo bu bir tehdit değil ama halkım kızdığı zaman neler yapabiliyor bunu tarih boyunca gördük ve sanırım siz de çok iyi biliyorsunuz efendim.
siyah ceketli: derhal odadan çık (üzerine basarak) bay davutoğlu...
Part 20 - 11 eylül saldırısı sonrası basın toplantısı
bush: bugün ülkemiz terörist bir saldırıya uğramıştır ve ikiz kulelerimiz bu saldırıdan dolayı yıkılmış ve birçok masum vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. sorumluları derhal tespit edip bu insanlık dışı saldırının hesabını soracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın
gazeteci: sayın başkan saldırıyı kimin düzenlediği hakkında bir bilgi var mı?
bush: henüz net olmamakla beraber aşırı islamcı örgütlerden birinin düzenlediğini düşünüyoruz. şimdilik bu kadar
11 eylül - bush bir odada telefonla konuşmaktadır.
bush: gerizekalı herifler! senkronizeyi iyi beceremediler. umarım uçakların hologram olduğunu birileri anlamaz. yoksa hepiniz bunun bedelini ağır ödersiniz der ve ekler... ayrıca o william denen pisliği 2 saat içinde yanımda istiyorum!
Part 21
9 aralık 2011 - haarp yetkili: lanet olsun işler boka sardı james
james: birşey olduğu yok, (dev bir makineyi göstererek) bu oyuncak sayesinde herşey yoluna girecek merak etme
yetkili: (şaşkın gözlerle) lanet olsun james bu da neyin nesi böyle
james: yüce hırvat'ın bize bir armağanı...
Part 22
2 mart 1902 - zagreb
polis: ne olduğunu anlat hemen
adam: önce bir adam inşaata girdi, biz de arkadaşlarla beraber demir taşıyorduk
polis: sonra?
adam: adamı farkettikten sonra gizlice izlemeye başladık, garip bir tavrı vardı
polis: kaç yaşlarındaydı?
adam: 40-45 yaşlarında bıyıklı zayıf biriydi, elinde kitap büyüklüğünde birşey vardı
polis: sonra?
adam: sonra o kitap büyüklüğündeki şeyi binanın kolonlarından birine çaktı. biz de merakla ne yapacağını izlemeye başladık
polis: neden yanına gitmediniz?
adam: çünkü hemen arkasında onu gözetleyen (kollayan) 2 tane siyah ceketli adam gördük. korkmuştuk yanına yaklaşamadık, gitmelerini bekledik
polis: peki sonra ne oldu?
adam: aleti duvara çaktıktan sonra hızla oradan uzaklaştı. biz de arkalarından hemen kolona doğru yaklaşık, aleti incelemeye başladık
polis: ve?
adam: ve o sırada deprem oldu, çok şiddetli bir deprem... hemn dışarı çıktık ve bina dakiklar içerisinde yerle bir oldu
polis: olan şeyin bir deprem olmadığını ne zaman fark ettiniz?
adam: çevreden bir sürü kişi toplandı, onlara depremi hissettiniz mi diye sorduğumda hepsinden aynı yanıtı aldım. deprem olmadı...
Part 23
11 eylül saldırısı sonrası
adam: efendim başkan sizi 2 saat içerisinde odasında istiyor
william: neden?
adam: sanırım senkronizede hata olduğunu söylüyor. uçakların hologram olduğu anlaşılmış
william: saçmalık bu. hem fahişelerle uğraş hem bunla uğraş. babam bu halde olduğumu görseydi beni lanetlerdi eminim
adam: efendim.. acele etseniz iyi olru
william: tamam tamam çıkıyorum, helikopteri hazırlayın
adam: emredersiniz
Part 24
bilinmeyen yer
x: bugün burada toplanmamızın bir amacı olduğunu herkes biliyor değil mi?
M.Mathers: (ani bir çıkışla) sizin lanet olası pisliğiniz için toplandık
x: bay mathers lütfen sakin olun aksi takdirde sizi dışarı çıkarmak zorunda kalabilirim
M.mathers: benim ufaklığı dışarı çıkarmaya ne dersin patron?
x: bay mathers lütfen dışarı çıkın
m.mathers (bu laftan sonra sinirle masaya elini vurur ve dışarı çıkar) bu sırada "x" telefonla birini arar ve kısık sesle
x: 1158'i defterden silin
adam: emredersiniz efendim
2 ay sonra
paul rosenberg: marshall üzgünüm sözleşmemizi iptal etmemiz gerekiyor, kendine yeni bir menajer ve yapımcı bulacaksın
m.mathers: sen de mi lanet olası pisliğe bulaştın? bunu onlar istiyor değil mi paul?
paul rosenberg: (sessizliğini korur)
m.mathers: bu lanet olası pislik için herkesi uyarıcam, sonumun joseph'e benzeme pahasına olsa bile...
Part 25
12 aralık 2011 - istanbul
bilinmeyen kişi: alo, tufan?
tufan: emredin sayın başkan
bilinmeyen kişi: tufan izmir'deki tüm deprem yardım malzemelerini, stoklarını vs hepsini kontrol edin
tufan: neden efendim?
bilinmeyen kişi: tufan davutoğlu ile görüştüm. durum ciddi... biz hazırlıklı olalım. bir kaç güne kadar ikinci bir 17 ağustos dalgası gelecek
tufan: aman allahım...
bilinmeyen kişi: tufan bu olayı fazla dallandırıp budaklandırmayalım aman gözünü seveyim.
tufan: şey.. başkanım, ben işleri istanbul'dan yürütsem olur mu?
bilinmeyen kişi: korkma sana ve ailene birşey olmaz. ailenle beraber anemon çiğli otelde yeriniz hazır. orası izmirin en sağlam binalarından biri, birşey olmaz...
tufan: emredersiniz başkanım
bilinmeyen kişi: raporu da akşama istiyorum, ona göre destek göndereceğiz.
Part 26 - annie'nin evi
marshall (eminem): beni bitirecekler annie bizi bitirecekler
annie: toplantıda yaptığın çıkıştan sonra seni bitireceklerini duydum
marshall: paul işi bıraktı duydun mu bunu da
annie: duydum...
marshall: annie, sana bir teklifim var
annie: nedir?
marshall: eğer benim yanımda olursan çok büyük işler başarabiliriz. dünya çapında milyonlarca hayranımız var.
annie: tamam da nasıl?
marshall: sen onu bana bırak... aydınlanma neymiş yeni dünya düzeni neymiş göstericem onlara
annie: marshall biraz sakinleş, bu o kadar kolay değil..
marshall: evet, o kadar kol...
marshall tam sözünü bitirecekken arkasından biri gelir ve silahla kafasına sert bir şekilde vurur.
kişi annie'ye bakar ve
şu pislik ayılmadan sıkıca bağla, az sonra taylor burada olacak. ben başkanın yanına gidiyorum
Part 27 - 1158'in sonu (flashforward)
17 şubat 2012
spiker: ünlü rapçi eminem evinde ölü bulundu. ilk belirlemelere göre ünlü rapçi eminem'in kanında yüksek dozda uyuşturucu tespit edildi.
hayranları eminemi son yolculuğuna uğurlarken oldukça üzüntülüydüler. evet şimdi eminem'in evinin önünden canlı yanına bağlanıyoruz. Evet, Scott sendeyiz..
Scott: Eminem öldü mü öldürüldü mü bu tam bir muamma... Çünkü Michael Jackson ve Amy Winehouse'un ölümleriyle benzerlik taşıyan bu ölümün de arkasında başka güçlerin olduğu söylentisi şimdiden yayılmaya başladı. Ayrıntılarla tekrar birlikte olacağız.
Part 28 - Bush&william görüşmesi (beyaz saray)
sekreter: sayın başkan william geldi, sizinle görüşmek ister
bush: hemen içeri al
william odaya önünü ilikleyerek girer
william: beni emretmişsiniz sayın başkan
bush: gel, willy otur şöyle.. sana göstermek istediğim birşeyler var.
(bush uçak saldırısının görüntülerini zoom in yaparak william'a gösterir)
bush: william, nerede bu uçağın geri kalanı?
william: şey...
bush: bak willy bunu biz görebiliyorsak tüm dünya da görecektir. belki de lanet uçağın orada olmadığını görmüşlerdir bile. bu olayın acilen örtpas edilmesi lazım. sayın bin laden ile görüştüm. saldırıyı üstlenecekler. senden istediğim şey bin ladene tüm maddi desteği verip onu koruman. olaylar yatışmaya başlayınca da işini bitiricez.
william: emredersiniz efendim. bu arada bir problemimiz var.
bush: nedir?
william: annie...
bush: ne olmuş annie'ye?
william: efendim, örgüt ile ilgili bağlantılarımızı, gizli olan herşeyi basına anlatacağından bahsediyor.
bush: (kısa bir süre düşünür) o benim kızım sayılır... ona bir zarar gelsin istemem. ama bu konuda babam mezarından kalkıp gelse bile yardımcı olamam. trafik kazası organize edin, sonra da hafızasını yitirsin. klipleri zamanla dönmemeye başlasın. delirdiğini ve cameroon'a taşındığı haberini verin. öldürmeyin ama piyasadan silin
william: emredersiniz efendim
Part 29 - 1902 - Hırvatistan
adam: nikola, hazırlan ohio'ya gidiyoruz.
nikola: neden?
adam: thomas alva ile görüşeceksin
nikola: o sahtekarın yanına mı? hayatta olmaz!
adam: bak nikola, senin dehan ve onun dehası birleştiğinde dünya için inanılmaz şeyler yapabiliriz
nikola: ne gibi inanılmaz şeyler?
adam: senin geçen ay yaptığın deney için aradılar amerikadan... büyük ilgi görmüş. acilen alva ile birlikte kafa kafaya vermenizi ve bu teknolojiyi geliştirmenizi istiyorlar.
nikola: tamam da alva'ya ihtiyacım yok ki benim. tek başıma yardımcıları olabilirim.
adam: hayır, herşey hazırlandı thomas ile görüşeceksin. bu konuşma burada bitmiştir.
Part 30
annie: alo baba? baba seni çok özledim ne zaman görebilirim.
baba: annie kızım ben de seni çok özledim. 2 gün sonra görüşebiliriz. michigan gölündeki the sun otelde olacağım
annie: tamam babacığım, orada olacağım.
baba: kızım, dikkatli ol
annie: tamam merak etme
Part 31 - 13 eylül 1996
(kısık sesle iki adam telefonda konuşmaktadır)
adam: Lesane Parish'ı kanada st.mary's hastanesine gönderdik.
adam2: estetik ameliyatı tıpkı resimdeki gibi olacak
adam: biliyorum haberim var. profesör single onunla özel olarak ilgileniyor.
adam2: robyn'in de ameliyatını o mu yapmıştı?
adam: evet...
adam2: bu lanet pislik oldukça karışmaya başladı. baştakinin tüm bu olanlardan haberi var mı acaba
adam: kapatmam lazım
adam: emredin sayın başkanım
başkan: lesane ne oldu?
adam: emrettiğiniz gibi sayın başkanım.
başkan: bu adamın öldüğünü tüm dünyaya inandıracaksınız. sahte bir cenaze, sahte mezarlık ne gerekiyorsa hepsini yapın.
adam: emredersiniz efendim
Part 32 - Haarp
sekreter: bay william geldi efendim
adam: içeri al
adam: william hoş geldin, ziyaretinin sebebi nedir?
william: progresyonu tekrar başlatacaksınız
adam: Herkesin kendini birsey sandigi yerde hic kimse birsey olamaz... bu laf sana birşeyi hatırlatıyor mu william?
william: büyük dedem bir deliydi, bana onun laflarıyla bilgiçlik taslama.. progresyonu tekrar başlatacaksınız... başkanın emri...
adam: hangi başkan?
william: (kulağına doğru eğilir ve ismi söyler)
adam: lanet olsun
Part 33 - flashback 1902 - alva&nikola buluşması
ortam baya gergindir. nikola, alva ile gözgöze gelmemeye özen gösterir
adam: bay nikola, burada bir araya gelmemizin nedeni...
nikola: bakın bay...
adam: Max... Max Planck...
nikola: bakın bay planck, bay thomson alva ile benim paylaşacak herhangi birşeyim olamaz. buraya gelmem bile hataydı, izninizle...
alva: nikola...
(nikola arkasını döner ve nefret dolu gözlerle bakar)
alva: nikola, bu işte yalnız ilerleyemeyiz. kişisel rekabetimizi bir kenara bırakıp dünya yararına faydalı olacak birşeyler yapmalıyız. ben max'ın bana anlattıklarını baya mantıklı buldum. bir tarih yazabiliriz.
nikola: (samimiyetsiz bir şekilde sırıtır ve odadan çıkar)
Part 34
annie, babasıyla buluşmak üzere evden çıkar. arabasına biner ve michigana gitmek üzere havaalanına doğru hareket eder.
müziğin sesini açar ve robyn'i dinler... tam o sırada telefon çalar
telefondaki kadın çok telaşlıdır
kadın: annie neredesin?
annie: michigana gidiyorum, babamla görüşücez.
kadın: annie hemen o arabadan inmen gerekiyor
annie: ne, neden?
kadın: lanet arabadan in hemen... 10, 9, 8, 7 in arabadan annie
annie: süratle giden arabadan kapıyı açarak panikle kendini yere atar ve saniyeler içerisinde araba infilak eder
Part 35 - laboratuar
adam: kopyalar ne durumda?
prof: efendim çoğu hazır ve bitmiş durumda.
adam: kurulacak yeni düzen için her önlemi almamız çok önemli, bu da senin ellerinde profesör
prof: teşekkür ederim efendim.
devasa bir laboratuarda yüzlerce cam fanus vardır. her bir fanusta yazan isimlerden bir kaçı görünür..
Никола Тесла
thomas alva
joseph jackson
annie thomson
amuru shakur
b.jean spears
g.bush
drew bieber
Robyn fenty
murat deniz
william gilbert
benny the dip
Part 36 - 17 şubat 2009 - flashback (part 24)
loş bir odada yüzlerce koparılmış yaprak sayfa vardır. kalem sesi kulağı tırmalar..
birinin bir yaprağa aşağıdaki satırları yazdığı görülür
When I say 'em
or do something
I do it,
I don't give a damn
(telefon çalar)
adam: marshall?
marshall: evet?
adam: nasılsın?
marshall: hazırlanıyorum
adam: ne için?
marshall: boşver
adam: neyse, saat 3te bekliyoruz
marshall: sizin bu lanet toplantılarınız bıktım!
adam: marshall, fazla uzatma ve 3'te orada ol
marshall telefonu sinirle kapatır, yere fırlatır ve iki elini başının arasına koyar düşünmeye başlar...
arabasına bindiğinde birini arar
marshall: (ağlamaklı) bu saçmalığa son vermek istiyorum
kadın: marshall yapma
marshall: sözlerimle tüm dünyayı uyarıcam. josephi anlayan olmadı ama beni anlayacaklar
kadın: yaşatmazlar!
marshall: 7 senedir yaşamıyorum zaten, artık korkmuyorum
toplantı yeri - saat 3
x: bugün burada toplanmamızın bir amacı olduğunu herkes biliyor değil mi?
M.Mathers: (ani bir çıkışla) sizin lanet olası pisliğiniz için toplandık
Part 37 - Sözleri kim yazıyor?
bilinmeyen yer
adam: fikir takımı odama gelsin
sekreter: emredersiniz efendim
çok geçmeden adamın odasına 12 kişilik bir takım gelir
adam: robyn'inki hazır mı?
kadın: hazır efendim (kağıtları uzatır ve umbrella başlığı göze çarpar)
adam: konusu nedir?
kadın: rainman temalı efendim
adam: güzel...
adam: annie'ninki?
kadın2: hazır efendim
adam: bunun konusu nedir?
kadın2: şey.. aşk efendim
adam: aşk mı? tanrı aşkına laura! amacımız liselileri ağlatmak değil
kadın2(laura thomson): efendim, bu sözlerle de iyi çıkış yakalayacaktır. zaten amacımız sanatçılarımızın çıkış yakalaması değil mi?
adam: laura bak... seni hapishaneden çıkarttığım günü dün gibi hatırıyorum. kocan için gözyaşı döküyordun...
odadaki diğer kişilere siz çıkın der ve herkes odadan çıkar
adam: kocan yıllardır bize hizmet etti, o doğru yolda... onun ricasıyla seni de aramıza aldık. ama görüyorum ki bilinçlendirme eğitimlerimiz hiçbir işe yaramamış. lütfen aldığın eğitimler doğrultusunda sözleri revize et
laura: tamam
laura tam odadan çıkacakken..
adam: laura, stan için teşekkürler... çok başarılıydın
laura: çok geç kalmış bir teşekkür bu ama mathewsi severim, önemli değil
Part 38
bir otel odası - günümüz (flashback part 19)
davutoğlu odadan çıkmıştır.
siyah ceketli adam: makineyi hazırlayın sinyal gönderilecek
tracy: nereye efendim?
siyah ceketli adam: sana bir soru sorayım...
tracy: ?
siyah ceketli adam: tarih boyunca kim hep haddini aşmıştır tracy?
tracy: anladım efendim, hangi şehre gönderiyoruz
siyah ceketli adam: davutoğlu'nun kulağına izmir diye fısıldadım ama ters köşe yapacağız. bu da benimle nasıl konuşması gerektiğini ona öğretir. ülkenin en doğusuna gönderin sinyali, var olan bütün fay hatları kırılsın.
tracy: emredersiniz efendim
siyah ceketli adam: olay medyaya düşer düşmez de yardım uçaklarını yola çıkarın. ilk yardıma giden ülkelerden biri biz olmalıyız.
tracy: emredersiniz başkanım
odada duran nikola tesla fotoğrafına bakarak
siyah ceketli adam: sen bir dahisin dostum..
Part 37/38-2 - sözleri kim yazıyor?
adam kendi kendine tüm şarkı sözlerine bakmaya başlar... çoğunda rainman kelimesi göze çarpar ve adam geçmişe dalar...
12 ocak 1996 - flashback
adam: barry?
barry morrow: aa bu ne şeref hoşgeldin, geç otur şöyle
adam: barry seninle birşey konuşmam gerekiyor. sen ekiptensin, sır tutarsın...
barry morrow: nedir bu sır? yine gizli mizli işler mi ha? hahahah
adam: barry durum ciddi... yaklaşık 10 sene sonra başlanacak bir hareketin öncüsü sen olacaksın
barry morrow: ne gibi?
adam: sana sınırsız bir bütçe verebiliriz. bir film çekmen gerekiyor. örgüt bu filmi dünyanın en iyi filmleri arasına sokacak
barry morrow: konusu ne olsun?
adam: aslına bakarsan konusu yazıldı bile... sadece senin çekmeni istiyoruz. film bir otistik'in öyküsünü ele alıyor. ancak daha da önemlisi bu filmin isminin rainman olması...
barry morrow: tamam da bu otistiğin yağmur yağdırma gibi bir gücü mü var?
adam: hayır..
barry morrow: yağmur yağınca mı kafası çalışıyor?
adam: hayır...
barry morrow kısa bir süre adamla bakışır ve
barry morrow: anladım... rainman tabi ya!
adam: rainmani tüm dünyanın bilinçaltına işlemeye başladık. yaklaşık 10 sene sonra tüm şarkılarda rainman geçecek... Ve bu rainman kelimesi senin çekeceğin bu filme atıf gibi duracak ve kimse huylanmayacak... hep bir ağızdan herkese efendimizin ismini söyleteceğiz. onun da istediği tam olarak bu...
barry morrow: gayet iyi anladım. tamam ben varım!
adam: bu arada robyn ve annie tam 10 yaşına bastılar... 10 yıl sonra hareket başlıyor
barry morrow: robyn ve annie ha? ne çabuk da büyümüşler... onları benim için öp william
Part 39 - sezon finali -
bir anda kapı açılır ve içeri biri girer, çok telaşlıdır
görevli: efendim, efendim!
william: söyle, ne oldu?
görevli: efendim annie kaza yapmış
william: (umutsuz bir şekilde)öldü değil mi?
görevli: hayır efendim, arabadan atlamış ve araba birden infilak etmiş
william: (şaşkın) tamam hemen yanına gidiyorum nerede?
görevli: havaalanına 5km uzaklıkta güney kavşağında
william apar topar giyinip ofisinde çıkarken bir yandan da telefonla birini arar
william: siz yaptınız değil mi bunu annie'ye ha siz yaptınzı değil mi?
x: öyle gerekiyordu
william: lanet olsun pislik herifler
slow bir piano eşliğinde annie'nin doğumu, çocukluğu ve kazasını izleriz. marshall'ın isyanı, sisteme aykırı geldiği satırlar göze çarpar... Ardından joseph ve shakurun görüntüleri gelir, bir hastanededilerler... görüntüler hastaneyi zoom out çekerek gösterir. en az 10 km karelik bir alanda hastaneden başka hiçbir şey yoktur... saflar yavaş yavaş belli olmaya başlamıştır. iç savaş kapıdadır. ilk kıvılcımlar annie'nin kazasıyla yakılmıştır.